top of page

Muhammed Bâkibillah

 

Muhammed Bâkibillah hazretleri, Silsile-i aliyyenin yirmi ikincisidir. Ä°mam-ı Rabbani hazretlerinin hocasıdır. 1563 yılında Kâbil’de doÄŸdu. Kâbil'den Semerkand'a gidip, zamanın en büyük âlimlerinden olan Mevlanâ Sâdık-ı Hulvâni'den gerekli ilimleri öÄŸrendi. Yüksek yaratılışı ve kabiliyeti ile kısa zamanda, talebeler arasında en yüksek seviyeye ulaÅŸtı. Sonra tasavvufa yönelip, bu yolun büyük âlimlerinden bâtıni ilimleri öÄŸrenerek yüksek dereceye ulaÅŸtı. Hâcegi Ä°mkenegi hazretlerinin sohbetleri, Behaeddin Buhari ve halifelerinin ruhaniyetlerinin yardımı ile, bu büyükler silsilesine dahil oldu.

Muhammed Bâkibillah hazretleri hocasının emriyle Hindistan'a gidip, bir sene Lahor'da kaldı. Oradaki âlimler onun sohbetine gelip, istifade ettiler. Sonra Delhi'ye gidip, vefatına kadar orada kalarak, insanlara doÄŸru yolu anlattı. Ä°ki-üç sene gibi kısa bir müddette, pekçok âlim ve veli yetiÅŸtirdi. Onun yetiÅŸtirdiÄŸi büyüklerin başında, kendisinden sonra halifesi olan, ikinci bin yılın müceddidi, Ä°slam âlimlerinin gözbebeÄŸi imam-ı Rabbani gelir. Ä°mam-ı Rabbani hazretleri yetiÅŸip kemale gelince, Muhammed Bâkibillah hazretleri bütün talebelerinin yetiÅŸtirilmesini ona bıraktı.

Emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken, ÅŸiddet ve sertlik göstermezdi. Bir kimse dine uygun olmayan bir iÅŸ yapsa veya söz söylese, yumuÅŸaklıkla, kinaye ve ima ile sakındırır, kalb kırmak istemezdi. Emr-i maruf yaparken, kendini diÄŸer insanlardan ayırmamak ve üstün görmemek için çok gayret sarf ederdi. Sohbetlerinde hiç bir müslüman kötülenmezdi. EÄŸer birinin kalbinden bir müslüman hakkında kötü bir düÅŸünce geçse, derhal hakkında kötü düÅŸünülen kimseyi övücü sözler söyleyerek konuÅŸmaya baÅŸlardı.

Hân-ı Hânân ismiyle meÅŸhur padiÅŸah Abdürrahim Hân onu sevenlerden biri idi. Bâkibillah hazretlerinin hacca gideceÄŸini duyunca, yol parası olarak bol miktarda para gönderdi. "Bu hediyemi, lutfederek kabul buyurun efendim" dedi. O ise, “Müslümanların paralarını harcayarak hacca gitmemiz uygun olmaz" diyerek kabul etmedi ve hacca da gitmedi.

Yemek piÅŸirenin abdestli olmasını, yemek piÅŸirirken dünya kelamı söylenmemesini tembih ederdi. "Salih olmayanın yemekleri feyzin gelmesine engel olur” buyururdu. Evliyadan bir zat gelip,; "Hâlimde bir baÄŸlanma, kalbimde bir sıkıntı hissediyorum, fakat kabahatimin ne olduÄŸunu bilemiyorum" dedi. Hâce hazretleri, "YemeÄŸinde ihtiyatsızlık vâki olmuÅŸ" buyurdu. "Her gün aynı yemekleri yiyorum" dedi. Hâce hazretleri, "Ä°yi düÅŸün” dedi. Ä°yice düÅŸününce, "Evet efendim ÅŸimdi hatırladım, yemek piÅŸerken, helal olduÄŸu ÅŸüpheli iki üç odun yakılmıştı" dedi.

Bir gün Hâce Hüsameddin'in haber vermesiyle, görevliler içki içen ve baÅŸka kötülükler yapan bir genci yakalayıp hapse attılar. Hâce hazretleri bunu duyunca, Hâce Hüsameddine sitem etti. O da: "Çok kötü bir gençtir" deyince, üzüntülü bir ÅŸekilde, derin bir âh çekip buyurdu ki: "Sen kendini iyi gördüÄŸünden o sana kötü görünüyor. Fakat biz kendimizi ondan farklı görmüyoruz. Nasıl olur da onu kötüleriz?" 
Sonra o genci, hapisten çıkardılar. O genç, komÅŸusu hâce hazretlerinin yakın alakası karşısında son derece memnun olup, günahlarına tevbe ederek salihlerden oldu.

​​​

​

​

​

​

​

  • Muhakkak Allah emaneti ehline vermenizi emreder

  • Allah-ü Teâlâ’nın sevgisi

  • Fetret Devresi

  • Hacı Babamızın Evlatlarına Nasihatları

  • Hacı Babamızın Halifeleri

  • Ä°mtihan Dünyası                    

  • Allah ve Resülü’nün dilinden dökülen inciler 

  • Peygamberimiz Bir Sohbetinde buyurdular ki

  • Sohbet

  • Takva

  • Tasavvuf

  • Yaratılanı severiz yaratandan ötürü

  • Zikir

  • Hz.YUNUS ‘ dan (K.S.)

  • Rabıta ile Ä°lgili Âyetler Kudsi Hadisler ve Hadisi Åžerifler

  • Letaife Hamse

  • Mürakebe Makamları

  • Nebî âşığı ÅŸair Nâbî

  • DerviÅŸin GeliÅŸ, GidiÅŸ Halleri

  • Takdir

  • KiÅŸinin Sevgisi

  • NakÅŸibendi Tarikatının Kaideleri ve Kandilleri

SAYFALAR
bottom of page